Komşunun Kızı Olan Pikaçuyu Çağırıp Güzelce Sikti ve Elektriksel Güç Tazelemesi Yaptı
Ezgi her zaman farklı olmayı sevmişti. Anime ve oyun etkinliklerine gitmek, kendini ifade ettiği bir alandı. Bu yılki cosplay festivalinde kafasına koymuştu: Pikachu kılığına girecekti. Sarı tüylü kostümü, minik kuyruğu ve pofuduk kulaklarıyla festival alanına girdiğinde herkesin dönüp ona baktığını fark etti. Ama bir kişi özellikle dikkatini çekti: Siyah saçlı, gözlüklerinin arkasından onu inceleyen bir adam. O da kostümlüydü; ama klasik bir şekilde değil. Sırtında bir Poké topu çantası, üstünde hafifçe gülümseyen bir Ash Ketchum ceketi vardı. İlgisini çeken, sadece kostüm değildi. Bakışlarındaki sıcaklık, Ezgi’nin içini ısıtmıştı.
Yanına geldiğinde hafifçe başını eğdi.
“Senin Pikachu olduğun bir evrende Ash olmamak mümkün mü?” dedi, gülümseyerek.
Ezgi gülmeye başladı. “O zaman iyi ki sen geldin,” dedi, gözlerini kaçırarak.
Festival boyunca birlikte vakit geçirdiler. Fotoğraf çektirdiler, yarışmalara katıldılar, yemek yediler. Yanlarında Banu da vardı — Ezgi’nin en yakın arkadaşı. Üçü birlikte sanki yıllardır birbirlerini tanıyorlarmış gibi kolayca kaynaştılar. Gün bittiğinde herkes yorgundu ama Ezgi’nin içini garip bir heyecan kapladı. Kalabalıktan uzaklaştıklarında, Ali (Pikachu’ya âşık Ash) ona döndü:
“Yarın da görüşür müyüz?”
Ezgi başını salladı. “Evet… ama bu sefer kostümsüz olalım mı?”
Ertesi gün şehrin kıyısında sakin bir kafede buluştular. Sohbet daha derindi artık. Geçmişlerinden bahsettiler, korkularından, hayallerinden. Ezgi, birine bu kadar kolay bağlanmasının garipliğini yaşıyordu ama içinde hissettiği huzuru inkâr edemiyordu.
Günler geçti. Aylar. Banu bu arada ikisinin arasında gelişenleri dikkatle izliyordu. Onlar fark etmese de, üçlü arasında kurulan bağ da gittikçe güçleniyordu. Ezgi ile Ali arasında romantik kıvılcımlar artarken, Banu da kendini bu ilişkinin dışına koyamaz hale gelmişti. Bir akşam Ezgi, Banu’yu karşısına aldı:
“Bazen senin de bize baktığında farklı hissettiğini görüyorum. Ali’yle bir şey yaşıyoruz, ama… garip bir şekilde seninle de bir şey yaşıyormuşuz gibi hissediyorum.”
Banu utandı. “Ben de öyle hissediyorum. Ama bunu bozmak istemem.”
Ezgi elini onun elinin üstüne koydu. “Belki de bozulacak bir şey yoktur. Belki yeni bir şey doğuyordur.